Sokağa çıktı, iki adım attı arkadan bir cümle işitti. “Dolar artacakmış, komşum ekonomist, o söyledi. Dolar almak lazım.”
İki adım daha attı, yaşlı kadının torunu yaşlarda bir çocuğa bir tomar para uzattığını gördü. “Oğlum git kuyumcudan ne kadar altın ederse al emi.” Neler olduğunu anlamadı, yoluna devam etti.
Genç kızın garip aksanıyla telefon konuşmasına kulak misafiri oluverdi. “Kızım, Paris’e gideceğiz tabiki de. Babam euro artacak dedi taam mı? Euro aldı bi tomar. Haftaya gideriz, net.”
Tüm bunlar tesadüf olamazdı. Evren ona bir mesaj gönderiyordu.
Bankadaki Türk Lirası birikimini çekecek ve bir atölye kuracaktı. Fincan üretecek, yurt dışına satacaktı. Tüm bağlantılar tamam, 20 işçi hazır sayılırdı. Fakat sokakta duydukları aklını karıştırdı. Şimdi vadeyi bozmaya, yatırım yapmaya değmezdi. Para durduğu yerde çoğalabilir, daha büyük kar elde edebilirdi.
Soluğu banka şubesinde aldı. Yatırım danışmanına euro, dolar, altın sepeti yapmak istediğini söyledi. Ne de olsa hersinde artış bekleniyordu. Böyle zamanlarda iğneden ipliğe her şeye zam gelirdi, kendini hazırlaması lazımdı. Dediğini yaptı.
Aynı gün bir başkası daha çıktı sokağa. Söylenenleri o da işitmişti. Radyo dinleyen dayı, servis yapan garson, sosyal medya takip eden mühendis… Hepsi aynı şeyi duydu, benzer adımlar attı.
Sonra biri bir cümle kurdu. “Allah allah, nasıl arttı bu fiyatlar böyle birdenbire?” Sonra bir başkası konuştu; “Hayret, ne oldu bu piyasaya?”